Kuru fasulye, Türk mutfağının asırlardır vazgeçemediği ve herkesin sevdiği bir yemektir. Besleyici değeri bakımından çok zengin içeriğe sahip olan kuru fasulye, çeşitli pişirme yöntemleri ile hazırlanmaktadır. Bu yöntemler arasında kuşbaşılı, kemikli, acılı, acısız ve güveçte pişirme gibi farklı seçenekler bulunmaktadır. Ayrıca kuru fasulye, vitamin değeri açısından da oldukça zengindir ve her bölgede bilinir ve pişirilir. Bu açıdan fasulye, kuvvetli bir besin kaynağıdır.

Kuru fasulye, özellikle yüzde 25 protein değeri bakımından etin yerini tutabilmektedir. Taze fasulyede ise protein oranı yüzde 4-7 kadardır. Karbonhidrat oranı taze fasulyede yüzde 7-8 iken kuru fasulyede yüzde 50 civarındadır. Kuru fasulyede yağ oranı çok düşüktür, ancak dermason fasulyesi yağ bakımından oldukça zengindir ve bu nedenle bitkisel yağ yapımında kullanılır. Taze fasulyede A, B1, B2 ve C vitaminleri bol miktarda bulunurken, kuru fasulyede B vitaminleri dışında diğer vitaminler önemli değildir. Kuru fasulye ayrıca potasyum, kükürt ve fosfor bakımından da oldukça zengin bir besin kaynağıdır.

Kuru fasulye, içerisindeki çekirdek taneciklerinin kurutulması sonucunda elde edilir. Bu çekirdekler tombul, horoz, çalı, Selanik, dermason, şeker, battal, bombay, barbunya ve sıra şeklinde isimlendirilmiştir. Aynı zamanda kuru fasulye, yörelere göre farklılık gösteren türlere de sahiptir. Yani yapılış çeşitlerinin hepsi de ayrı lezzetler içerir.

Kuru fasulye çeşitleri, farklı damak zevklerine hitap eden ve besleyici özellikleriyle öne çıkan yiyeceklerdir. Her biri farklı pişirme yöntemleri ve tariflerle hazırlanarak sofralarımıza lezzet katmaktadır. Bu nedenle, kuru fasulyenin farklı çeşitlerini denemek ve pişirme yöntemlerini keşfetmek, hem beslenme çeşitliliğimizi artıracak hem de farklı tatlar deneyimlememizi sağlayacaktır.