Dil, bir toplumu oluşturan insanların düşüncelerini, duygularını ve yaşadıkları toplumda geçerli unsurları kullanarak kurallar dahilinde karşı tarafa aktarmalarını sağlayan sesler ve işaretler sistemidir. Yeryüzünde 2000'den fazla dil inceleme konusu olmuştur.

Tek heceli diller, yalın halde olan ve ek almayan dillerdir. Kelimelerin hepsi tek hecelidir ve sözcüklerin çekimli halleri yoktur. Kelimeler, cümlede bulundukları yere ve kullanılan diğer kelimelerle ilişkisine göre anlam kazanırlar. Bu nedenle cümle vurgusu önemlidir. Yani bir kelime, farklı vurgularla söylenerek farklı anlamlarda kullanılabilir. Çince, Tibetçe ve Siyamca bu gruba giren dillerdendir.

Çekimli dillerde hem tek hem de çok heceli kökler ve bu köklere eklenen ekler bulunur. Yeni kelime oluşurken köklerde değişiklikler meydana gelir. Bu dil çeşidinde ekler kelimenin önüne, ortasına ya da sonuna gelebilir. Ekler bulundukları yerlere göre ön ek, son ek ve iç ek olarak adlandırılır. Kökler ünsüzlerden meydana gelir ve çekim esnasında değişerek yeni kelimeler oluşturur. Değişikliğe uğrayan kök tamamen değişebilir. Arapça, bu dil grubuna örnek olarak verilebilir.

Eklemeli dillerde ise isim ve fiil çekimlerinde kökler değişmeden kurulur. Yapım eki getirilen kök, yeni bir kelimeye dönüşebilir. Kökler hem çekim ekleri hem de yapım ekleri alabilir. Ural-Altay dilleri bu gruptandır. Türkçe, Moğolca, Macarca, Fince, Mançuca ve Tunguzca bu gruptaki dillerdendir. Köklerin aldıkları eklerle yeni kelimeler oluşur.

Hami-Sami dilleri, Kuzey Afrika ile Orta Doğu'da yaşayanların konuştukları dillerdir ve kendi içinde ikiye ayrılır.

Bantu dilleri, Güney Afrika'da ve Orta Afrika'da konuşulan dillerdir. 400'den fazla dilin tamamı Bantu dilleri olarak adlandırılır.

Çin-Tibet dilleri, 300'den fazla Doğu Asya dilinden oluşur. Çin dili, Tibetçe, Vietnamca ve Birmanca bu gruba örnek olarak verilebilir.

Ural-Altay dillerinin aynı kaynaktan çıktığı sanılmaktadır.

Dil çeşitliliği, toplumların kültürel zenginliklerini ve tarihsel miraslarını yansıtır. Bu çeşitlilik, dil bilimi açısından da büyük bir öneme sahiptir. Dillerin yapısal ve kökensel farklılıkları, insanlığın iletişim ve düşünce yapısının evrimini anlamamızda bize önemli ipuçları sunar.